Sahipsiz ve zayıf düşmüş her grup, zalimlerin iştahını kabartır. Ruhundaki ve kalbindeki zulmet, sahipsiz ve zayıf bulduğu kişilere ve gruplara zulüm olarak yansır.

Neticede sahipsiz olan, türlü işkence zulüm ve haksızlığa maruz kalır.

Doğu Türkistan’da, Arakan’da Filistin’de, Balkanlarda ve Afrika’da olduğu gibi…

Tek vücut olması gereken müslümanların da bu manzara karşısında yapması gereken pek çok şey vardır.

Bu zulümlere engel olmak ve zayıfı güçlü kılmak bunların en ideali ancak, bunu yapabilecek güç ve imkânlar ancak devlet eliyle mümkündür.

Sivil toplum kuruluşları aracılığıyla yapılabilecek şeylere bakıldığında, başta gıda kolisi olmak üzere, kurban organizasyonları, su kuyusu gibi hizmetlerin dışında kalıcı eserler de yapılabilmektedir.

İmkânsızlıklar sebebiyle dünyadan kopuk yaşayan ücra yerleşim yerlerinde barınaklar, okullar, camiler yapılmakta ve böylece bölgenin kalkınmasına ve medeni hayata geçmelerine katkı sunulmaktadır.